- Dr. Muhsin AYRANCI - 21-02-2025 19:59:48
Spor, modern toplumlarda daha sağlıklı ve daha uzun bir yaşam vaadiyle fazlaca öne çıkmaya başladı. Ancak insan vücudu öyle programlıdır ki, aşırı yapılan her şey bir süre sonra zarar vermeye başlar.
Spor yaralanmaları ölüme bile neden olabilen ciddi bir sağlık sorunudur. Toplumda üretken neslin çalışma ve iş hayatını bazen de profesyonel spor hayatını bitiren yaralanmalardır.
Yazın gelmesiyle birlikte yapılan son dakika diyetleri, ağırlaştırılan antrenmanlar ciddi sorunlara yol açabilir. Hızlı sonuç almaya çalışırken eklemlerinizde kalıcı hasarlar oluşturabilirsiniz.
Spor sakatlıklarının tanısı öncelikle, tecrübeli ve detaylı bir hikaye alarak yaralanmanın oluş mekanizmasının sporcuya ne gibi bir hasar vereceğinin tahmin edilmesine dayanır. Hastaya yapılan fizik muayene ve gerekli görüntüleme teknikleri ile tanının kesinleştirildiğini belirtiliyor. Spor yaralanmaları büyük çoğunlukla kas ve iskelet sistemini ilgilendiren yaralanmalar olduğundan, görüntülemede kemik yapıyı göstermek üzere konvansiyonel röntgen ve tomografiden; yumuşak dokuları göstermek üzere ise MR görüntülemeden yararlanılmaktadır.
Spor yaralanmalarını birkaç grupta toplayabiliriz:
Spor yaralanmalarını ülke genelinde baz alarak kendi içinde birkaç grupta toplayacak olursak:
Türkiye'de en çok ayak bileği, diz ve omuz yaralanmalarıyla karşılaşıyoruz. Özellikle genç sporcularda gördüğümüz en fazla ayak bileği yaralanmalarıdır. Bunlar genellikle basit yaralanmalardır. Daha sonra diz ve omuz yaralanmaları geliyor.
Çocuk büyüdükçe hormonal denge değişiyor, kadınla erkek arasındaki yapı farkı erişkin hayatla birlikte ortaya çıkıyor ve kadınlarda ön çapraz bağ yaralanmaları erkeklere göre 3-6 kat daha fazla. Anatomik, hormonal ve egzersizde doğru yönlendirilmemesinden kaynaklanıyor bu. Ön çapraz bağ dediğimiz şey, dizi bir arada tutan bir bağdır ve genç insanda bu önemlidir. Çünkü ileride probleme neden olur ve koptuğu zaman ameliyat gerektirir. Ve bu kişinin 6-8 ay sosyal hayatından, spor, okul hayatından uzak kalmasına neden olur. Bunları göz önüne alarak sporcuları eğitmemiz gerekiyor.
Gençlerin bilinçlenmesi gerekiyor. Cengaverce spor yapmaları yanlış. Takım sporlarında, cinsiyet farkını da gözeterek sporcuyu hazırlamak gerekiyor. Kadınlarda sık görülen diz yaralanmaları, arka adale gruplarını güçlendirerek önlenebilir. Basket oynayan kız çocuğu nasıl sıçrayıp, nasıl düşmesi gerektiğini öğrenmesi lazım. Bunlar yapılmıyor!”
Metalin bile dayanıklılığı var, bin defa bükerseniz kırılır. Bu dizimiz, omzumuz için de geçerlidir. Eğer siz yük kaldırma limitiniz 20 kg iken, 65 kilogramla çalıştırmaya kalkarsanız, ileride ciddi problem olarak çıkar karşınıza. Aynı şey diz için de geçerlidir. Ağrı olduğunda üstüne gidilmemesi gerekir, antrenörün de zorlamaması lazım.
Omuz yaralanmaları yüzücü kadınlarda ve voleybolcularda daha sık karşımıza çıkıyor. Bu da özel eğitimle, hastanın kendini korumasıyla aşılabilecek bir problem.
Ağrı vücudun en önemli uyaranıdır, ağrıya rağmen o sporcuya yüklenilirse sakatlık yerleşir.
Ülkemizde şöyle bir sorun var, iyi sporcu olmak iyi hayat vaat ediyor. Anne baba ilerde büyük adam olacak gözüyle bakıyor. Bu bilinçsizlik çocuklara da çok fazla yük bindiriyor.
Bu, yaşa, yaralanmaya ve spordan ne beklendiğine bağlı. Futbol, voleybol ve basketbolculara baktığımız zaman, 3 hafta sonra sahaya çıkma motivasyonuyla yaşarlar. Sahadan ayrı kaldığı her an para kaybeder, formu düşer. En kısa sürede nasıl iyileştiririz buna bakılır.
Günümüz teknolojisi bir şeyi değiştiremedi, o da biyolojik iyileşme süresi. Dünyanın en iyi futbolcusu olsanız da değişmiyor. Ön çarpraz bağı yırtıldığında 6 aydan önce futbol oynaması imkansız oluyor. Biz sporcuları tedavi ederken hem sporcuyu, hem antrenörünü, hem de ailesini tedavi ediyoruz.
Çocuğunuz spor yaralanması geçirdi, ayağını burktu, dizi şişti. Ne yapacaksınız?
‘Geçmiyorsa’ değil kesin gidilmeli. Mutlaka uzman bir hekimim görüşünün alınması lazım, aksi takdirde kalıcı ve ciddi hasarlara yol açılabilir.
“Spor yapacaksanız yapacağınız sporla ilgili malzemeniz iyi olmalı. Uygun olmayan ayakkabı, uygun olmayan tenis raketi, uygun olmayan bisiklet, uygun olmayan arazi, uygun olmayan halı saha… Bunların hepsi sakatlanma için sebep…"
Hastalarıma hep şunu söylerim, “senede 1 spor ayakkabınızı değiştirin”. Sebebi şu; çünkü çok emici özelliği olması lazım ve yaptığınız spora uygun özelliklere sahip olması lazım. Mesela basketbolun ayakkabısı farklıdır, tenisin farklıdır, yürüyüşün, koşunun farklıdır. Belli markalar ciddi araştırmalar yaparlar, mesela teniste dönerken ayağınız burkulur ve bu yüzden tenis ayakkabıları yanlara doğru daha geniştir.”
“Bir de spordan önce kendinizi hazırlamanız lazım. Isınmak çok önemli, özellikle 40 yaş üstü insanlar için, esnemek çok önemli. Aşırı tendon yırtığı nedeniyle ameliyata varır bunun sonuçları. En büyük nedeni, hazır değilken spora başlamak.
Spordan sonra da saunaya, buhar banyosuna girmek doğru bir şey değil, zaten su kaybettiniz, elektrolit tuz kaybettiniz. Oraya girip sıcakta daha çok kaybettiğiniz zaman ne yazık ki ciddi sorunlarla karşılaşırsınız. Bir gün gidin saunaya girin, ertesi gün sporunuzu yapın, aynı gün yapmayın bunları!
Kas yapıcı ya da güç artırıcı doping kapsamına giren maddelerin hepsi insan vücudu için zararlıdır, bunun iyisi yoktur! Aşırı protein bazı sporlar için gereklidir, misal vücut geliştirenler aminoasit alırlar. Ama bu bir süre sonra böbreği, karaciğeri zorlar. Bunu da uzman gözetiminde yapmanız lazım. Sonuçta spor dediğimiz şey, insan sağlığı için önemlidir. Daha dinç olmamız, psikolojimiz için önemli, depresyona karşı iyi, kendinize vakit ayırıyorsunuz, kendinizle baş başa olduğunuz bir şey.
Özellikle kadınlar 30 yaşından sonra mineral kaybetmeye başlar ve osteoporozun en iyi tedavisi aktivitedir! Kemik ancak yüklenildiği zaman kalsiyumu tutar, hareketsiz kalırsanız kalsiyumu kaybedersiniz. Bu yüzden 30 yaşından sonra mutlaka spor yapın!
Dr. Muhsin Ayrancı
Bütüncül Tıp
Son Yazılar