- Op. Dr. Yunus ÖZTÜRK - 13-03-2025 17:41:07
Kolon yani kalın bağırsak kanseri dünyada en sık görülen kanser türleri arasında yer almaktadır. Ülkemizde de kalın bağırsak kanserleri tüm kanserler içerisinde üçüncü sırada yer almaktadır.
Kolon ve rektum, sindirim sisteminin kalın bağırsak denen kısmını oluşturur. Son 20 cm'lik kısmı rektum, buradan ince bağırsaklara kadar olan kısmı ise kolon olarak adlandırılır. Toplam, yaklaşık 1,5 metre uzunluğundadır. Kolonun rektumla birleştiği yer sigmoid kolondur. Kolonun ince bağırsakla birleştiği yere çekum adı verilir. Kısmen sindirilmiş gıdalar ince bağırsaktan kolona gelir. Kolon, su ve mineralleri besinden ayırır, geri kalanı anüsten atılmak üzere depolar.
Kolondan başlayan kansere kolon kanseri, rektumdan başlayan kansere rektal kanser denir. Kolon ve rektum kanserleri bu organların iç yüzeyini örten tabakayı oluşturan hücrelerden gelişir. En sık 50 yaşından sonra gözlenmektedir. Ortalama görülme yaşı 60'tır. Kadın-erkek arasında görülme sıklığı açısından pek bir fark yoktur.
Kolorektal kanserin kesin sebebi bilinmemektedir. Kolorektal kanser için bazı risk faktörleri vardır.
Kalın bağırsak kanserlerindeki bulgu ve belirtiler tümörün evresine göre değişir. Tümör bağırsak icerisine doğru büyürken bulgu vermezken, tam tıkandığında oluşan, hastanın gazını ve dışkısını çıkaramadığı duruma kadar değişen belirtiler verebilir. Burada klinik açıdan önemli bir durum sağ taraftaki bağırsak çapının soldan daha geniş olması ve geçişle ilgili belirtilerin daha geç olmasıdır. Kalın bağırsağın sağ tarafındaki tümörlerde gözlenen belirtiler dışkıyla birlikte fark edilmeyen kan kaybı ve bu kanamaya bağlı kansızlık, halsizlik, nefes darlığı, çabuk yorulma, dışkılama alışkanlarında değişikliktir. Zaman zaman kabızlık ve ishal atakları, karın ağrısı, karında şişkinlik, kilo kaybı diğer bulgulardır.
Rektum tarafında yani makata yakın kısımdaki tümörlerde en sık bulgu, dışkıya kan bulaşmasıdır. Burada dikkat edilecek durumlardan biri hemoroit denen hastalıkta da dışkıda kan gözlenir ve kişi bu durumu karıştırarak teşhis ve tedaviyi geciktirebilir.
Diğer kanserlerde olduğu gibi kolon kanserleri de iyice büyüyene kadar belirti vermez. Bu nedenle, amaç, daha kanserde belirti yokken tümörü ortaya koymak olmalıdır. Belirtiler gelişmeden önce bir kişinin kanser için taranması poliplerin ve kanserin erken tanınmasında yardımcı olur. Poliplerin erkenden tanınıp çıkartılması, kolorektal kanseri önleyebilir. Erken tanı konulduğunda, kolorektal kanserin tedavisi daha etkin olabilir. Bu nedenle, 50 yaş üstündeki kişiler izlenmeli ve kolorektal kanser için artmış riski olan kişiler daha erken tarama programına alınmalıdır.
Dışkıda Gizli Kan Testi: Kanserler ve polipler kanadığından bu test ile dışkıda az miktarda kan saptamak mümkündür. Ancak hemoroit gibi kanser dışı kanama nedenleri de bu testte pozitifliğe yol açabilir.
Kolonoskopi: Tüm kolonun iç duvarı görüntülenir, varsa polipler çıkartılabilir. Risk gruplarına girmeyen hastalara, 50 yaşından başlayarak gaitada gizli kan taraması, 50 yaşın üzerinde ise en azından 5 yılda bir kolonoskopi yapılması önerilmektedir. Risk grubunda olan hastalardan daha önce polip çıkarılmış olan hastalar bu işlemden sonra 1-3 yıl içinde tekrar kolonoskopi yaptırmalıdır. Anne baba gibi yakın akrabalarında kalın bağırsak kanseri tanısı konmuş olanlar 40 yaşından önce veya akrabasına tanı konulduğu yaştan en geç 8-10 yıl önce taramayı başlatmalıdır. Ailesel adenomatoz polipozis (FAP) olarak adlandırılan hastalık olan kişiler genetik danışmanlık almalı ve 10-15 yaşından itibaren kolonoskopiyle takip edilmelidir.
Op. Dr. Yunus Öztürk
Genel Cerrahi Uzmanı
Genel Cerrahi
Son Yazılar